Üretmeden yemenin sonu felakettir!

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’de 30,5 milyon kişinin sosyal yardım aldığını, üretmeden, çalışmadan yemenin alışkanlık haline getirildiğini belirtti, “Bunu alışkanlık edinen milletlerin sonu felakettir ve biz de şimdi o felaketi yaşıyoruz” uyarısında bulundu. Milyonlarca insanın yardımlar nedeniyle çalışma hayatından koparıldığını belirten Özdağ, bu kadar insan varken işçi bulunamamasının nedenini yanlış sosyal yardım politikalarıyla insanların iş dünyasından kopartılmasına bağladı.

Çözümün “Amaçsız üniversite eğitimi yerine, meslek lisesi, meslek yüksekokulu eğitimleriyle eğitimi hızla yeniden tanzim olduğunu belirten Özdağ’a, “Ülkemizde bulunan yabancı öğrencilere de karşı mısınız?” diye sordum. Özdağ şunları söyledi:

GETTOLAŞMAYA KARIŞIYIZ

“Yabancı öğrencinin gelmesinde bir sakınca bulmuyorum. Ben de Almanya’da okudum ve ben bir akademisyenim. Üniversitelerin entelektüel olarak gelişmesinde diğer üniversitelerle temas çok önemlidir. Örneğin Ankara Gazi Üniversitesi, New York Üniversitesi’nden, Tokyo Üniversitesi’nden, Moskova Üniversitesi’nden, Londra’dan öğretim üyesi alırsa bu büyük bir kazanç olur. Farklı ülkelerden öğrencilerin gelmesi de soracakları değişik sorularla eğitimine ve hocasına katkı verir. 8. yüzyıldan beri üniversite tarihi böyle olmuştur.

Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar eğitimi sektör haline getirmişler. Bundan büyük paralar kazanıyorlar. Biz de kazanalım hiç itirazımız yok ama itirazımız şuna: Örneğin Karabük, Kütahya Üniversitesi 10 bin 12 bin aynı bölgeden öğrenci alıyor. Bunlar geliyorlar, orada  gettolaşıyorlar. Daha az sayıda ama daha kaliteli öğrenci gelsin. Gelenleri bir yere tıkmayalım. Türk üniversitelerine doğru yayalım.

Türkiye’ye nasıl geliyor, 70 tane üniversite sınavsız alıyor şimdi Türk çocuğu sınavsız alınmıyor. Biz para kazanıyoruz; kazanmalıyız ve bunlar iyi hesaplanmalı. Bunlar ülkelerine döndüklerinde Türkiye’de eğitim aldıkları için Türkiye’nin yumuşak yüzünün bir parçası oluyorlar, olmalılar da. Kalitesiz 15 tane yollayacağımıza kaliteli 5 tane öğrenci yollayalım ve onlar kendi ülkelerinde en üst noktalara gelsinler.

BURSU BAŞARILI OLANA VERELİM

Hem öğrenim yeri, hem burs verilmesi modern ülkelerin hiçbirisinde yok. Kendisi kazanır, gelir, çalışır başarılı olur, burs verirsiniz. Ama ‘Sen gel oku, bir de burs veriyorum’ bu olmaz. Bu da doğru bir sistem değil. Türkiye’de 58 bin ile en kalabalık öğrenci grubu Suriyeliler. Bunlardan para almıyoruz, biz ödüyoruz. Peki kimlerden para geliyor? Gelen para ne biliyor musunuz daha çok bu 70 tane üniversite yani sınavsız alanlardan. Belki o üniversitelerin sahiplerinin işine geliyor ama Türkiye’nin eğitimine, ortaya koymuş olduğu diplomanın kalitesine bir faydası yok. Biz üniversitelerimizin seçkin, aranan, bilime katkı yapan üniversiteler olmasını istiyoruz. Türklerin sahip olduğu haklara sahip olsunlar daha fazlasına olmasınlar.

İTHALAT LOBİLERİNİN BELİ KIRILMALI

Köy okullarını hızla açarak yanlarına muhakkak veterinerin hizmet göreceği bir bölüm, bir de Ziraat Mühendisliği ve hizmet göreceği bölüm açılması gerektiğini anlatan Özdağ, bunların planlamasını yaptıklarını söyledi. Özdağ, öngördükleri düzenlemeyi şöyle açıkladı:

“Türkiye köy okulunu açmadan tarım, ucuz et problemini halledemez. Tarım Bakanlığı üretim bakanlığı olmaktan çok ithalat bakanlığına dönüştü. Tarım bakanlığındaki ithalat lobilerinin belini kırmamız lazım. Aynı şekilde Türkiye için Enerji bakanlığındaki ithalat lobilerinin belini kırmalıyız. Güneş ve rüzgar enerjisinden yeterince yararlanmalıyız.”

SEÇMEN POLİTİKASI ÇÖKÜYOR

Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını sağlayacak sayıda milyonlarca işsizimiz olduğuna dikkat çeken Özdağ, konuyu şöyle açtı:

“Ancak, çok kötü düzenlenmiş bir iş gücü piyasası da var. İş dünyasının bu konudaki haklı ifadelerini biliyoruz. Bunu düzenlemenin yolu kontrolsüz göçle bunu yapmak değil. Bizim doktorlarımız, yazılım mühendislerimiz yurt dışına giderken kendi ana dilinde okuma yazma bilmeyen kitlelerle Türkiye’nin sanayisinin bir yere gitmesi mümkün değil. Dünya 4. Sanayi Devrimini yaşıyor. Bizim teknoparklara ihtiyacımız var. Bizim teknoparklarda Yüksek Teknoloji konusunda deneyimli donanımlı insanlara ihtiyacımız var. Yurt dışından Türkiye’ye gelen olsun. Ama gelen nükleer fizikçiler, yüksek kimya mühendisleri, fizik profesörleri gelsin.

Hatırlarsanız 1990’lı yıllarda Rusya’dan böyle bir akım olmuştu . Atatürk döneminde  Almanya’dan çok güçlü göç olmuştu ve Türkiye’de üniversitelerin ayağa kalkmasında çok önemli katkıları oldu. Buna karşı değiliz. Ancak, iktidar yabancılardan seçmen oluşturma politikası izliyor. O da artık çöküyor. Bir de ülkeye çok zarar veriyor.”

BİZE YAKINLAŞMA ÇABASI YOK

CHP ile AKP arasındaki yakınlaşma, siyasette yumuşama konuşulurken, Zafer Partisi Genel Başkanı’na, “Sizinle yakınlaşmak isteyen var mı?” diye sordum. Şunları söyledi:

“Erdoğan için ‘Rakibini kendisi seçer’ derler. Kendisine rakip olarak da Özgür Bey’i seçti anlaşılan. Özgür Beyin ön plana çıkması süreci başladı. Seçimlere çok var. Daha en az iki sene erken genel seçim olmaz. Konusu olmazsa 4 sene. Kim öle kim kala bakalım. Bütün bunlar Erdoğan’ın siyaseti iyi bildiğinin ve iyi yaptığının göstergesidir, dikkatli olmak lazım. Vatandaşlarımızın desteği yakınlaşması dışında hiçbir siyasi partiden bize yakınlaşalım çabası yok.”

MERAL HANIM BİLEREK YAPTI

 Meral Akşener’i en tanıyan isimlerden birisi Ümit Özdağ. Akşener’le, İYİ Parti’nin iki kurucusundan biri. Kurucular Kurulu’nu Meral Akşener ile Ümit Özdağ birlikte yaptı. Akşener’in genel başkanlıktan ayrılmasını, en yakından tanıyan isim olan Ümit Özdağ nasıl karşıladı? İşte cevabı: 

“Meral Akşener önce Türk Milliyetçisi bazı isimlerin partiden ayrılmasını sağladıktan sonra benim ayrılmama giden süreci tetikledikten sonra aslında kendi akıbetini de belirlemiş oldu ve bu noktaya geldi. İYİ Parti’nin kurucular kurulunu oluşturan Meral hanım ve ben değişik şekillerde partimizi terk etmiş olduk. Akşener Türk Siyasetini iyi bilen insanlardan birisidir ve kendi ifadesiyle fikri takibi güçlüdür, insanlar arasındaki ilişkileri bilir, kişisel psikolojileri çok iyi bilir. İyi bir siyasetçidir fakat bu yaptıklarını bilmeden yapmadı, bilerek yaptı. Bu sonucun doğacağını biliyordu. Ama neden böyle yaptığını bilmiyorum.”

KEMAL BEY’LE BENİM ARAMDA

Ümit Özdağ’a, “Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında görüştüğünü, görüşmenin içeriğini üç gün sonra açıkladığını” hatırlattım, siyasette bunun bir güven kaybı olup olmadığını sordum. Özdağ şunları söyledi: “Ben aramızdaki konuşmayı değil, yazılı belgeyi anlattım. Seçmen olarak Zafer Partisi’ne oy verdiniz, bilmek istemez misiniz? Ben o konuşmanın içeriğiyle ilgili bazı şeyleri anlatmadım, anlatmayacağım da. Onlar benimle mezara gider.”

Ümit Özdağ SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi ve yazarımız Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı.

Türk çobanlar astronot mu oldu ki Afgan-Suriyeli çoban çalıştırılıyor

Sonyıllarda bir çok iş kolunda “İşçi bulunamadığından” yakınılıyor. O boşluğun Suriye ve Afganlılarla doldurulduğu belirtiliyor. Bunun önemli nedenlerin başında yapılan sosyal yardımlar olduğunu belirten Özdağ, bu konuda şunları söyledi:

“Gittiğimiz organize sanayi bölgelerinde çalıştıracak işçi bulamamaktan yakınıyorlar. Çalışacak insanları piyasasından yanlış bir sosyal yardım politikasıyla çekerseniz, onu üretimden kopartırsınız, köylüyü ekmeğini, yumurtasını bakkaldan alır hale getirecek şekilde kopartırsanız, genç çocukları taşımalı eğitimle köylerden kopartıp çobanlık yapmayı bile öğrenmesini engellerseniz, özetle Türk halkının çıraklık eğitimi alacağı okulları kapatır onları İmam Hatip yaparsanız ne çobanınız kalır, sanayide çalışacak genciniz ne de çırağınız kalır. Sonuçta Türk çobanlar astronot mu oldular? Hayır onlar da kentlerin çeperlerinde işsiz güçsüz. Bu şekilde 6 milyon insan var ne okuyor ne de çalışıyor. Aslında üniversite olmayacak yerlere üniversite derseniz bu çocukları aslında işsizliği gizlemek için araç olarak kullanırsınız.

Üniversite eğitimi kişiyi evrensel bilgiye ulaşmaktır. İlçede fakülte açarak bunu yapamazsınız ama ilçede esnaf para kazansın diye fakülteleri ilçelere götürürseniz o gençlerin dört senesini ellerinden almış, çalmış olursunuz ve dört sene boyunca da işsizliği gizlemiş olursunuz. Çözüm; amaçsız üniversite eğitimi yerine, Meslek Lisesi, meslek yüksekokulu eğitimleriyle eğitimi hızla yeniden düzenlemektir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir